azadzanavli @ hotmail.com

 

“Duvarı nem, insanı gam” yıkar derler. Peki, “gamsız, dertsiz insan “nem”e lazım” derler mi? Orasını bilemiyoruz işte. Kimi derd ister, kimi derman, kimi de “derman isterdim derdime, derdim bana derman imiş” der ve rızâya râzı olurken bir başkası onu teyid eder.

“Derdi-i derûnuma derman arardım,

Dediler ki, derttir dermanın senin…”

Neden dertle giriş yaptık derseniz? Gamlı bir gönülden dert yüklü bir şiiri sizlerle de paylaşacağız da ondan. Aslına bakarsanız şairleri yazdıran da ele derdin tâ kendisidir. Bu hakikati derdin yokluğunu dert eden Azerbaycan’ın Meşhur şairlerinden Bahtiyar VAHAPZADE; “Derttir beni yazdıran, derttir beni coşturan” diyerek tasvip etmektedir. Tam da bu yüzdendir ki Şâir Âli EFENDİ o meşhur beytinde şöyle der:

“Neşve tahsil ettiğin sagar da senden gamlıdır,

Bir dokun bin âh işit kâse-i fağfurdan…” Sagar, büyük bir içecek (şarap) kadehidir.  Osmanlılar içeceği kâse-i fağfur denilen zarif porselen kâselerden içerlerdi. Yani şair diyor ki: “Ey rind! Neşe aradığın o kadeh aslında senden daha dertlidir. Bir dokun bin âh işitirsin o zarif kâseden.” Nitekim bu ince porselenlere dokunulduğunda muhteşem ve dahi gam yüklü bir ses çıkartırmış.

Mezkûr şiir Ahıskalı bir kardeşimizin kaleminden çıkmıştır. Kendisi “Tıp Doktoru” olduğu halde arada şiir de yazarak geleceğe mektup gönderen birine yani Murad MAHMUDOV (AHISKALİ) kardeşimize ait. Belki bazı hecelerde aksamalara rastlayacaksınız amma olsun, bununla beraber şiiri okurken ne kadar samimi duygularla dile getirildiğine şahid olacaksınız. Şiirin ismi “AĞLASIN!.. Hani şâir:

 “Bu şair sözüdür kalbim kan ağlar,

Mertler meydanında namert can ağlar…

Kanan kandı ağlar, kanmaz ne ağlar?” der ya, bu mânâda ““AĞLASIN!”dır şiirin ismi...

Evet, insicâm bozulmasın diye şiiri Ahıska şivesiyle aynen aktarıyoruz:

1

Şimdi başliyah sözi başından,

Ayrılmişim güzel Ahıska şehrinden…

Osanıp Türkî dedim kendimden,

VATANDAN AYRI DÜŞEN AĞLASIN…

2

Tarihin 1944 yılın sonunda,

Şalonlar düzüldü demir yolunda…

Nice canlar kaldi gözyaşında,

ĶÖYLER’DE SALAMAT KALAN AĞLASIN…

3

Başlaruh döşek, eşya aluruh,

Evimiz yok ki; nerde kaluruh?..

Çok insan zandi ki geri geluruh,

KÖYLERDE EŞYALARI KALAN AĞLASIN…

4

Elan edip haberini bildürdi,

Ranzura’da maşinaya bindurdi…

Nice kövleri birden kaldurdi,

MALİ-MÜLKİ YABANA DÜŞEN AĞLASIN…

5

Askere yıgdurdi bizi bir yere,

Ayırdı dostları göz göre-göre…

Kadir Mevla’m bize fırsat vere,

MALİ-MÜLKİ ORDA KALAN AĞLASIN…

6

Bindurdi şalona ağırlık çökti,

Götürdü şennigi bir yere tökti…

Vatan hasretlugi ömrümi sökti,

“VATAN NE DEMEK” ANLAYAN AĞLASIN…

7

Kövümüzden çıktık kış faslında,

Gurbetten geçtuh yıl esirleri…

Kırgın ölüm kesdi çok nasirlari,

HER FAMİLYADA TEK TEK KALAN AĞLASIN…

8

Yaşaduh Kavkaz’da çok yerde,

Evculluh ederim kaldugum yerde…

Üç kardeşim dört bacım nerede?

ANA BABADAN AYRI DÜŞEN AĞLASIN…

9

Çemenelerde hâsıl olmuştu kanımız,

Kaçanda bozuldi sultan hanımız…

Kurbet elde kebab oldu canımız,

BURA KURBET YERDÜR BİLEN AĞLASIN…

10

Bilmezdim bu yerlerin kimdir sultanı,

Tutmak lazım ana-baba sözüni…

Çok ana yitürdi oğul-kızıni,

BALAM DEYİP COŞAN AĞLASIN…

11

Yigirmi beş sutka yol götürdi,

Akıbeti buralara yeturdi…

Nice ana baba evlat yitürdi,

BALAM DEYİP BAGRİ YANAN AĞLASIN…

12

Ana baba âhi yerde kalamaz,

Eskilerin sözü hiç yalniş çıkmaz…

Niceleri yavrusunu bilmez,

BİR BİRİNDEN UZAK DÜŞEN AĞLASIN…

13

Alı verdi düşman malimizi,

Bahçeli meyveli güzel evimizi…

Başka halka göre kısa dilimizi,

İNEK, CAMUŞİ KALAN AĞLASIN…

14

Vatandan çıhali 72 yıl oldi,

Oynayıp guldugi yurdumuz kaldi…

Mali mülki düşmanlar aldı,

DÜSDİ ÇOK EVLERDE KALAN AĞLASIN…

15

Bizler için çok zulümler etti,

Halkımızın içinde hasratluh bitti…

Milletin yarısı cennete getti,

ÇÖLLERDE ÖLÜSÜ KALAN AĞLASIN…

16

Gördük biz çölleri dere, tepe, düzi,

Yıgılın komşular bir edah sözi…

Allah açsın inşallah yolumuzi,

BİZİM GİBİ YOLSUZ KALAN AĞLASIN…