İbrahim AGARA'nın 10 Haziran 2010 Tarihinde Ahiska.net te yayınlanan yazısını Fergana olaylarının yıldönümünde tekrar yayınlayarak dikkatinize sunuyoruz..

 

Üçyüzden fazla Ahıskalının vahşice öldürülmesi yüzbinden fazla insanın Özbekistan topraklarından zorunlu sürgün edilmesi mecburiyetinde kalması ile sonuçlanmıştır. Yapanlar belli aradan yirmi sene geçmesine rağmen yaptıranlar henüz tesbit edilmedi ve edilmeyecektir. Biz unutmadık sizlerinde unutmamanız için Özbekistan Fergana olaylarını birdaha hatırlatmak istiyoruz.

 

1944 yılında Ahıska’dan sürülen Ahıska Türkleri Orta Asya ve Kazakistan Çölleri’ne yerleştirildiler. Mecburi göçe tabi tutulan bu insanlar bu çöl havasına, soğuğuna, insanlarına ve suyuna alışmak mecburiyetindeydiler.

 

Alışamayanlar, soğuktan ve hastalıktan 10 binden fazla insan vefat etmişti. Sovyet Rejiminde sürgün hayatı geçiren Ahıskalılar hep dışlandılar, üçüncü sınıf statüsünde yaşam mücadelesi verdiler. Çalışkanlıkları, dürüstlükleri ile çok kısa zamanda, yerli halktan daha iyi yaşamaya başladılar. Kendilerine yapılan baskılara, haksızlıklara rağmen Türklüklerini, örf adetlerini ve geleneklerini korumaya çalıştılar.

 

Gürcü, Göçmen, Kafkas, diyenlere karşı Türk olduklarını ispatlamak için çalıştılar, pasaportlarında Millet yazıldığı yere ” TÜRK” diye yazdırdılar. Hükümet görevlileri Azeri, Özbek, yazmak istemelerine rağmen, Ahıskalılar; “Hayır biz Türküz ve Milletimizden asla vazgeçemeyiz” diye direndiler. Ahıskalılar hariç eski S.S.C.B de Türk diye resmen kabul edilen başka millet yoktur. Bu nedenledir ki; Ahıskalılar hiç sevilmediler ve devamlı KGB’nin takibi altındaydılar. Ahıska Türkleri Orta Asya ve Kazakistan’ın kendilerine hiçbir zaman vatan olmayacağının farkındaydılar.

 

Bundan dolayıda kendi anavatanlarına Ahıskaya veya Türkiye’ye dönme mücadelesi veriyorlardı. Gürcistan buna hep direniyordu. Türklerin Ahıskaya yerleşmesine karşıydı. 45 Sene sürgün hayatı böyle geçti. 1989 Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde Sovyet Rejimi’nin çökmesi sırasında Sovyetler Birliğini oluşturan Cumhuriyetler bağımsız bir Devlet olmak istiyorlardı. İlk Cumhuriyetlerden birisi de Gürcistan’dı.

 

Ahıskalılar’ın Ahıska Topraklarına yerleşmesine sıcak bakmayan Moskova Ahıska Türklerinin meselesini Gürcistan’a baskı yapmak için alet olarak kullanmaya başladı. Moskova’nın ve KGB’nin bu ince hesapları Ermenilerin de işine yaradı.

 

Özbekistan’da çoğu Fergana Vilayeti’nde oturan Ahıska Türkleri arasında Ahıskaya dönme faaliyetleri güçlenmiştir. Son zamanlar 1986-89 Özbekistan’daki pamuk yetiştirmedeki yolsuzlukları hakkında soruşturma yapmak için Moskova’dan gelen Ermeni asıllı savcı Gıdilyan- İvanov, binlerce Özbek asıllı insanları tutuklayıp ceza evlerine gönderdiler. Bu gelişmeler Özbekistan’daki toplum içinde azınlıklara karşı özellikle Ruslara ve Ermenilere karşı ayaklanmaya başladılar.

 

Tabi ki KGB durumu kontrol ediyordu ve gelişmelerden haberdardı. 9 Nisan 1989 da Tiflis ayaklanmasında Gürcü Milleti Rus ordusuna karşı isyan etti ve çatışmalar çıktı. Kızılordu, Sivil topluma karşı silah kullandı onlarca insan öldürüldü. Bu olayları örtbas etmek için Sovyetler Birliği’nin son Cumhurbaşkanı Gorbaçov Özbekistan Cumhurbaşkanı Kerimov ve KGB bir senaryo yazdılar ve uygulamaya başladılar.

 

 

1) Gürcistan Devletini zor durumda bırakmak için Ahıska Türklerini kullanmak,

2) Özbekistan’daki pamuk tarımındaki yapılan yolsuzlukları ortadan kaldırmak,

3) Özbekistan’daki azınlıklara karşı isyancı olan ve devleti suçlayan,” BİRLİK” oluşumunu yok etmek,

4) Özbeklerin Rus düşmanlığını Ahıska Türkleri üzerine yönlendirmek, böylelikle iki Türk insanını birbirine düşman etmek.

 

Bu yazılan senaryo 1 Mayıs 1989'da uygulanmaya başlandı. KGB’nin gizli çalışmaları sonucu Özbekler ile Ahıska Türkleri arasında çok kısa bir zamanda düşmanlık başladı.

 

45 Sene dostça, akrabaca yaşayan bu iki toplum arasındaki olumsuz gelişmeler Özbekleri ve Türkleri hayretler içinde bıraktı, her yerden Ahıskalılar tehdit edilmeye başlandılar, işten çıkarıldılar, sevilmeyen bir toplum haline geldiler.

 

Alışveriş merkezlerinde, halkın yoğun olduğu yerlerde, Ahıska Türkleri’nin Özbek çocuklarına, kadınlarına yaptığı işkencelerin tablolarını ve “Türklere ölüm” pankartlarını asmaya başladılar. (Böyle bir şeyin Ahıskalıların yapacağına Özbek halkı inanmıyordu ama KGB bu konuda çok ısrarlıydı eğitimsiz, cahil insanlara bunu anlatmaya devam ediyordu.)

 

Ahıskalılara artık süre veriliyordu Özbekistan’ı terk edeceksiniz diye Haziran 1989'da Ahıska Türkleri’nin yoğun olduğu Fergana Bölgesi’nde 14-20 yaşındaki gençlere uyuşturucu, bol miktarda alkol verildi, Ahıskalılar’ın evlerine kırmızı işaret konuldu. Bu evlerin yakılmasını emredildi, karşılık verenlerin öldürülmesi istendi. Fergana olayları böylelikle başlamış oldu ve çok hızlı şekilde diğer bölgelere sıçradı.

 

Binden fazla evin yakılıp yıkılması, 300'den fazla günahsız insanın ölümü, binlerce kadına, çocuğa ve yaşlıya yapılan işkenceler ile sonuçlanan bu dehşet verici olaylar Fergana Bölgesi’ndeki 20 bine, Özbekistan’da 100 bine yakın insanın sürgünü ile sonuçlandı.

 

45 sene Özbekistan’daki yaşamamız boşa gitti. Alın teri ile kuruş kuruş biriktirip yaptırdığımız evler yakıldı, yağmalandı. Mal, mülk, bağ, bahçe, her şeyi kaybettik. Canlarını kurtaran Ahıskalılar kendilerine bir yuva, bir ev edinmek için Özbekistan’ı terk etmek zorunda kaldılar. Merkezi Moskova’da olan basın ve haber kaynakları Rus askerlerini Ahıska Türkleri’nin kurtarıcısı olarak gösterdiler. Sanki Kızılordu olmasaydı, Ahıskalılar öldürülecekti.

 

Böylelikle KGB tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmış! oldu. Askeri uçaklar ile Rusya’nın Kursk, Belgorod, Tula, Smolensk vilayetlerine 70-80 Rus ailesi içine 3-5 Türk ailesi yerleştirildi. Rusya Devleti’nin özellikle bu beş vilayeti seçmesi, önceden hazırlanmıştı. Yerli halkın siz geçen sene gelecektiniz, neden böyle geç kaldınız demeleri, senaryonun eskiden yazıldığını ortaya koydu.

 

Olayları KGB’nin çok uzun süredir hazırladığı ve başarı ile sonuçlandığı gösteriyordu. Son olarak Ocak 1990'da Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te Ahıska Türklerine yapılan saldırılar ve 100’e yakın evin yakılması Özbekistan Devleti’nin; “Biz sizlere güvence veremiyoruz, Özbekistan’ı terk edin” demesi, Özbek Devletinin de bu senaryo içinde olduğunu gösteriyor. Böylece koskoca Sovyet Devleti bir avuç Ahıska Türkü’nün can ve mal güvencesini sağlayamadı mı? yoksa sağlamadı mı? Fergana olaylarından sonra kimlerin ne kazandığına bir bakalım:

 

Özbekistan ne kazandı:

 

1) Fergana’da nüfusun yoğun olduğu bölgede 20 bin insanın bölgeyi terk etmesiyle boşalan evlere ve iş yerlerine, ev ve toprak sorunu olan yerli Özbek halkının yerleşmesiyle Devletin Milleti ile barışmasını sağladı.

2) Özbekistan’da pamukta yapılan yolsuzluklar bu olaylar nedeniyle unutuldu ve kapatıldı.

3) Devlet yönetimini beğenmeyen “BİRLİK” Partisi yetkilileri tutuklandı, cezalandırıldı, “BİRLİK” Partisi dağıtıldı.

 

Rusya ne kazandı:

 

1) Özbekistan’daki azınlık statüsündeki Rusların Özbekler tarafından yaptırılacak mecburi göçünü durdurdu.

2) Rusya’nın bırakılmış, terk edilmiş köylerine insan gücünü götürdü, Ahıskalıları yerleştirerek tarıma yararlı topraklarda tarım ve hayvancılık yapmalarını sağlayıp, ucuz mahsül yetiştirip büyük şehirlere yerleşmiş Rus halkının geçimini sağladı.

3) Dillerine ve dinlerine çok düşkün olan bu Türk Toplumunu Rusların içine yerleştirerek asimile edip, Türk sorununu ortadan kaldırmak istedi.

 

Fergana Olaylarında kaybeden her zamanki gibi Ahıska Türkleri oldu.

 

İster 1944 Ahıska sürgünü, ister 1989 Özbekistan Sürgünü, Ahıskalılara sadece ve sadece Türk oldukları için yapılmıştır. Yapılanlar insan haklarına aykırıdır. Yapılan haksızlıkları ve bugünkü sorunlarımızı, uluslararası platforma taşımamız gerekir. Başta Türkiye Devleti olmak üzere, milli davalarımıza sahip çıkan kurum ve kuruluşlarla birlikte ABD ve Avrupa Ülkeleri Ankara Büyükelçiliklerine giderek, Birleşmiş Milletlere, Avrupa Parlamentosuna, Helsinki İnsan Hakları Komisyonuna, yazılı şekilde sorunları aktarmamız ve çözüm yollarına destek istememiz gerekiyor. Gürcistan’da ve Özbekistan’da mecburen terk ettiğimiz ev, toprak, mülkiyetimizin geri iadesini, sürgün ve soykırım sebepçilerinin cezalandırılmasını talep edelim.