Röportaj: Hakan Can
(2003 - STOPER)
‘Hayalim Madrid’
“10 yaşında futbola başladım. Hayaller kuruyordum. O hayaller artık hedefim oldu; Real Madrid’de oynamak istiyorum. Bu hedef doğrultusunda çok çalışıyorum. 2014’te, Bursa’da okul takımındaki öğretmenimiz Ceyhun Kurtlar beni önerdi Altınordu’ya. Bende emeği büyüktür. Annem ‘daha çok küçük’ diyerek İzmir’e gitmemi istemedi başlarda. Haksız da sayılmazdı, çünkü 11 yaşındaydım. İzmir’e geldim ve evi çok özlüyordum. İzmir’e geldikten bir ay sonra ‘kaptan’ oldum.”
‘Ahıska Türküyüz’
“Ailem Kazakistan’dan Türkiye’ye geldiğinde 7 yaşındaydım. Biz, Ahıska Türkü’yüz. Bu nedenle dil konusunda sıkıntı yaşamadım, uyum sağlamam kolay oldu. 10 yaşında futbola başladım. Hayaller kuruyordum. O hayaller, artık hedefim oldu; Real Madrid’de oynamak istiyorum. Bu hedef doğrultusunda çok çalışıyorum.”
‘Üstüme oynuyorlar’
“A Takım’da büyüklerle ya da yabancı oyuncularla oynamaktan hiç korkmadım. Sonuçta yaptığımız iş aynı; futbol... Bildiklerimi sahada uyguladığımda hiçbir sorun çıkmıyor. Rakipler, genç görüp tecrübesiz olduğumu düşünerek benim üstüme oynamaya çalışıyorlar. Fakat ben rahatım. İngilizce biliyorum. Biraz da Rusça biliyorum. Boş zamanlarımı dinlenerek, kitap okuyarak değerlendiriyorum.”
(2004 - ORTA SAHA)
‘En iyi yerdeyiz’
“2015’te henüz 11 yaşındayken Manisaspor’dan geldim. Babam çok istedi Altınordu’yu. İlk geldiğim gün hayalim şuydu: “Önce A Takım’a çıkayım. 2-3 sene oynadıktan sonra Avrupa’ya gideyim...” Ancak her şeyin bu kadar hızlı ilerleyeceğini düşünmemiştim. Ravil ile ikimizi aynı anda çağırıp konuştular; ‘Sezon başı kampına geliyorsunuz. A Takım’a çıkacaksınız’ dediler. Gittik kampa, ağabeylerimiz çok iyi davrandı. A Takım’a ilk geldiğimde, “2-3 dakika süre alsam yeter” diyordum. Hüseyin hocam, gençlere çok şans verdiği için bizi direkt oynatmaya başladı. Erzurum kampına gittiğimizde bizi 45-45 dakika oynatıyordu. Rusya’da Milli Takım’la 4 ekibin katıldığı turnuvada ‘En İyi Oyuncu’ seçildim. Güzel bir duyguydu, ama çok fazla bir şey değildi. Milli formayı taşımak çok gurur verici. Altınordu formasını giymek de öyle benim için. Altınordu’da bize ‘görev yaptığımız her yerde, en iyisini yapmamız’ gerektiğini öğretiyorlar.”
‘Parayı aileme yolluyorum’
“Ailem A Takım’a hemen çıkmama çok şaşırdı. Babamı (Halil İnce) hayatımda ilk kez bu kadar duygusal görmüştüm. Her maça geliyor zaten! Annemin futbola hiç ilgisi yoktu, fakat şimdi o da merak etmeye, maçlara gelmeye başladı. Kazandığım paranın yarısını düzenli olarak aileme gönderiyorum.”
HÜSEYİN EROĞLU: ONLARIN FORMU BENİM HEYECANIM
“Yetiştiricilik kimliğim, sanki böyle eğitimci yapım, bu çocuklara güvenmem, yetenekli oyunculara baktığımızda yakın zamanda Çağlar’ın, Cengiz’in gösterdiği performans, şimdiki zamanda yeni yeni oyuncuların oynaması beni heyecanlandırıyor. Burak İnce, Ravil Tagir, 15-16 yaşında iki oyuncunun TFF 1. Lig gibi zor bir ligde görev alması gurur verici. Bizim için 15-16 yaşında iki oyuncuyu oynatmak çok zor. Diğer oyuncularımız da çok genç oyuncular. Gençlerin içinde daha gençleri oynatıyoruz. Benim için, bu çocuklar daha çok genç olabilir ama Burak İnce evet fiziksel olarak daha gelişimini tamamlamadı ama futbolun öyle bir özelliği var ki, bir oyuncu futbolcuysa çıkıp onu gösteriyor. Bana bunu gösterdi. Antrenmanlarda gösterdi, hazırlık maçlarında gösterdi, Süper Lig takımı Ankaragücü ile oynadığımız maçta frikikte topun başına gitti, bana bunu gösterdi.
‘Sabır gerekiyor’
"Lige başladığımızda tabii ki zorlanıyor. Eskişehir maçında asist yaptı, gol attı. Bizim için değerli. Tabii 15 yaşın verdiği eksiklikler var ama ben ona güveniyorum. Futbolun yaş kavramına çok inanmıyorum. Bir futbolcu doğruları 15-16 yaşında da yapabilir. Tabii ki eksiği var ama 25-30 yaşında da yapamayabilir. Yetenekli oyuncuyu yakaladığımızda da bu oyuncuları sahada görevlendirip, performans almaya çalışıyorum. Bunlar da sabır gerektiren oyuncular.”
‘Kendisinden 5 yaş büyüklerle oynuyor’
“Ravil, U-16 Milli Takımı’nda oynarken, şimdi U-21 oyuncusu. Kendisinden 5 yaş büyüklerle oynuyor. Bu oyuncu sahaya çıktığında hiç 16 yaşında gibi değil ki. Fiziksel, mental, taktiksel açıdan en iyi şekilde hazırlıyoruz tabii ki onları. Ve yetenekli de bir oyuncumuz. Duruşu, disiplini de en iyi şekilde. Ben ona çok güveniyorum. Güvendiğimi de hissettiriyorum. Çünkü bir oyuncuya güvenirsin ama koyarsın hata yapar, ‘olmuyor’ dersin. Tam tersi, ona özgüveni vererek oynatmaya çalışıyorum ki, Ravil sezon başından beri oynuyor. 16 yaşında bir stoperimiz.”
‘Çağlar 16 yaşında bu kadar değildi’
“Çağlar Söyüncü, 16 yaşında bu kadar iyi değildi mesela. Çağlar zaten 15-16 yaşında santrfor başlayıp, orta saha oynayıp daha sonra stopere döndürmeyi başardığımız bir oyuncu. 17-18 yaşında stoper oynamaya başladı. A takımda oynamaya başladığında da 18 yaşındaydı. Çok hata yaptı, maç kaybettik. Sarıldım, moral verdim, ‘olacak’ dedim. O da bunun farkında zaten. Hem Çağlar hem Cengiz’e çok kritik maçta görev verdim ve o maçı kazandık. Bunlar daha küçük onlara göre. Çağlar’ın anatomik yapısı, fizik gücü, agresif oyunu, çabukluğu, kuvveti, tekniği ve özellikle bu sene Premier Lig’deki o ayaklarını en iyi şekilde kullanma. O ligler gelişimine çok büyük katkı sağlıyor. Ben çok mutluyum. Çağlar dünyanın en iyi stoperi diyebilirim.”
‘Ailelerine desteğimiz var’
“Bizim için ve Altınordu için gurur verici, Ravil’in 16 yaşında bu durumda olması. Ben Burak için de aynı şeyi söylüyorum. Cengiz, 16 yaşında ilk formayı verdiğimde bunu gösterdi. Herkes için risk görünüyordu ama Cengiz’in antrenman performansını gördükten sonra oynadığı oyun benim için sürpriz değildi. Bunu Burak’ta erken yakalayabiliriz belki. Ben Cengiz ve Çağlar’dan sonra Burak ve Ravil’in de bu seviyeyi yakalayacaklarını düşünüyorum. 5-6 yıldan beri bizimle birlikte olan futbolcular onlar. Artık bizim evlatlarımız gibi. Başkanımız Seyit Mehmet Özkan’ın onları küçük yaşta alıp ailelerine her türlü desteği verip, bizim bünyemizde olmalarını sağlamamız, gelişimlerini yakın takip etmemiz çok önemli.”
kaynak: Fanatik Gazetesi