Ahıskalıların kanayan yarası: Göç

Bir insan hayatında kaç defa göçe mecbur kalır. Bir defa, iki defa, üç defa, kaç defa? Ahıskalı Türklerin kaderi mi göç etmek? 1828. Yılda Rusya Osmanlı savaşı sonucu Ahıska toprakları Rusya’ya kaldı. Halkın bir kısmı Ordu ile birlikte Ülkenin içlerine doğru göç ettiler. 93 Harbi denen Rusya ve Osmanlı arasındaki 1877-1878 savaşında yine Ahıska Türkleri göçe mecbur kaldılar. Bu savaş sonrası Ahıska’dan göç eden halk Kütahya’da, Bursa’da, Yozgat’da, Ordu’da yeni yerleşim yerleri kurdular. Oradaki insanların çoğu nerden geldiklerini bile unutmuşlar. Birinci Dünya savaşı yıllarında Kafkasya’dan göç eden diğer halklarla birlikte bir kısım Ahıska Türkü de göç etti. Bu yıllarda göç edenlerin sayısı araştırmalara göre bir milyondan fazladır. Bu bir milyonun içerisinde kaç Ahıska Türkü var belli değildir. Sovyet Hükümetinin kurulduğu yıllarda ve Kolhozların kurulduğu yıllarda Ahıska Türkleri yine göçe mecbur kalmıştı. Söylenilenlere göre 1938 yıla kadar Sovyetlerle Türkiye Cumhuriyeti arasındaki sınır hattını geçerek gizli yollarla yüzlerce aile Türkiye tarafına geçmişti. 1937. Yılda Sovyetler sınır hattını sağlama aldılar değil ki insan, sınırdan kuş bile uçamazdı. Sınırın o tarafında kalan kardeşlerimizin hali nasıl oldu?  Nasıl olacak ki, birisi bir taş atsa taş gidip Ahıska Türklerine değiyordu. 1944. Yılın Kasım ayının 14-ünü 15-ine bağlayan gece iki üç gün içerisinde 1000 yıllardır bu topraklarda yaşayan Ahıska Türklerinin tamamını Orta Asya ve Kazakistan Cumhuriyetine sürgün ettiler. Bu göç diğer göçlere benzemiyordu. Silahlı askerlerin eşliğinde tüm köyleri boşalttılar. Kimse kalmadı. Onların boşalttığı evlere durumları iyi olmayan köylerden Gürcü ve Ermeni yerleştirdiler.

 Bir ay yol gittiler. Yolda ölenler oldu. Iskan edilecekleri yere vardıktan sonra da iklim koşullarına uyum saplayamayanlar arasında çok ölenler oldu. İnsan oğlunun yaşama arzusu her şeyin üstesinden geliyor. Ahıskalılar Orta Asya Cumhuriyetlerinde de yeni ev bark kurdu. Ama kader işte Sovyet Hükümetinin son yıllarını yaşadığı yıllarda Ahıska Türkleri bir daha göçe maruz kaldılar. Bu defa 1989.yılın Haziran ayının başında patlak veren Fergane olaylarından sonra binlerle Ahıska Türkü ailesi 45 senelik yaşam yerlerini terk etmek zorunda kaldı. Uçak, Helikopter ve trenlerle Rusya topraklarına taşınmalı oldular. Yeniden evler inşa ettiler. Çocuklar Rus okullarında okumalı oldu, Büyükler içinde Rusça öğrenmek kolay olmadı. Sovyetler Birliğinin dağıldığı yıllardan itibaren Rusya’dan ve diğer Cumhuriyetlerden binlerle insan göç etti. Bu yıllarda Türkiye’ye göç edenlerin sayısı takriben 100 bindir. 10 bine yakın insan Amerika’ya gitti. Bu günlerde Bizler 1944 Kasım sürgününü anma törenlerine hazırlandığımız günlerde bir kısım Ahıska Türkü otobüslerin içinde Türkiye’ye geçmek için izin bekliyor. Kimdir bu insanlar? Bu insanlar Ukrayna Cumhuriyetinin Herson Vilayetinde yaşayan Ahıskalı Türklerdir. Rusya yaz aylarında aylarında Herson Vilayetini işgal etti. Burada yaşayan insanların bir kısmı Ukrayna Cumhuriyetinin iç kısımlarına gitti. Kimi de Rusya vatandaşlığı alıp sınır topraklarından uzaklaştı. Ama bir kısım Ahıskalı hiçbir yere gitmemiş burada yaşamlarını sürdürüyordu.  Rusya devleti Herson vilayetinde yaşayan bütün insanları oradan göçürmek kararı aldı. Durum böyle olunca vatandaş olamayan kardeşlerimiz Ahıska Türkleri ortalıkta kaldı. Ben bu satırları yazdığım saatlarda onlara Türkiye’ye geçmek izni çıktı. Temennimiz odur ki, bu insanlarımız burnu bile kanamadan sınırı geçerler. Böyle bir deyim var: üç defa göç etmek bir yangına bedelmiş. Şimdi siz düşünün bizim halkımız kaç defa yangın görmüş? Bu son olur, inşallah.

 

Üzeyir URAVELLİ