harunbozkurt66 @ hotmail.com

Erzurumlu İbrahim Hakkıdan hayatımıza yön verecek, öğütler, hayat dersleri hakkında kısa kısa değerlendirmelerde bulunacağım.  Öğütler İbrahim Hakkı Hazretlerinden açıklama ve yorumlar benden olacaktır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı  ve Hayat Dersleri

Erzurumlu İbrahim Hakkı18 Mayıs 1703 yılında Erzurum'a bağlı Hasankale'de dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir.  1747 tarihinde İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir.

Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir.

Erzurumlu İbrahim Hakkı, astronomifizikpsikolojisosyoloji ve din ile ilgili pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.

Değerli okurlar Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerini kısaca bahsettikten sonra: Ondan hayatımıza yön verecek, öğütler, hayat dersleri hakkında kısa kısa değerlendirmelerde bulunacağım.  Öğütler İbrahim Hakkı Hazretlerinden açıklama ve yorumlar benden olacaktır.

 

 

Bizlerden önce yaşamış abide şahsiyetler, alimler, ilim adamları, bilim adamları, yazarlar, şairler, bizim için birer  menbaa, altın değerindedir. Geçmişimizi öğrenip geleceğe bakmada, yol almada, önümüzü  aydınlatan, bize yol gösteren birer cevherdirler. İnsan yapısı gereği sınırlı bir yapıdadır. İstediği zaman, istediği her şeyi yapma kabiliyetine hürriyetine sahip değildir. Gazali derki: Bir insan kendi saçından tutup, kendini havaya nasıl kaldıramazsa, işte insan her şeyi yapmaya kadir değildir. Bazende içerisinde bulunduğumuz zaman diliminde gerçekleri görmede yetersiz kalabiliriz. Gerçek, doğru yanı başımızda dır, lakin o anki haleti ruhiyemizden ötürü bunu görmede zorluk çekebiliriz.  O anda fevri hareket edersek bazen yanlışlıklar yapabiliriz. İşte tam bu anda bizlerin imdadına yetişen geçmişte yaşanmış tecrübelerdir. Bunlar; kendi çevremizden de olabilir, işte bahsedeceğimiz abide şahsiyetlerden, onlardan öğütlerde olabilir. Bizler bu öğütlere, hayat derslerine kulak verirsek eğer, hayatımızda yersiz yanılgılardan, hatalardan kurtulur, ayağımız yere daha sağlam basarız. Olası yanlışlara düşmeyiz. Yerinde söz söylemesini bilir özür dilemek zorunda kalmayız. Nefsimizin esiri değil ona hükmeden oluruz. Yüce yaratıcıyı tanır ona layık hayat sürmeye çalışırız. İnsanları tanır sever ve onlarla kardeşçe, dostça yaşamaya gayret gösteririz.

 

 

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’de bizlere, hayatımızı düzgün bir şekilde ikame ettirmemiz için eserlerinde hayat dersleri vermiştir. İşte onlardan bazıları:

 

Konşursan Doğru Konuş:

İnsanın özü sözü bir olmalıdır. Konuştuğu zaman gayet kibar ve nazik olmalıdır. Ağızdan çıkan her sözün geri dönüşü yoktur. İnsan bin düşünüp bir söylemelidir. Söyleyeceğimiz söz neticesinde nelere yol açacak bunu önceden düşünüp dile getirmeliyiz. Yada Peygemberimizin buyurduğu gibi: Ya Hayır Söylemeli Yada Susmalıyız….

 

Dili Tatlı Olanın Dostu Çok Olur:

Atalarımız ne demiş: Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. İnsan tatlı dili sayesinde insanlar arasında kendine can edinir, canan edinir. İnsanın o tatlı dili gönlünden yansıyanı söze getirir. Ahlakı güzel olanın içerisinde güzellikler besleyenin sözüde güzel olur. Tam tersi, kötü huy kötü ahlak sahibi kişilerinde söze dökülüşü maalesef kötü olur. İşte bu nedenle bizlerde her zaman her koşulda tatli dilli yumşak huylu olmaya özen göstermeliyiz.

 

Özür dileyenin özrünü kabul et:

İnsan beşerdir, şaşar. İnsanın kökü nisyandır. Nisyan unutandır. Bizlere atamız, ilk babamız Hz. Ademden  geçen bir özelliktir unutmak. İnsan gerçekleri, doğruyu güzeli bilse de bilmese de bazen yanılgıya düşebiliyor, hatalar yapabiliyor. Peygaberimizde buyurmuyormu, Hata yapanların en hayırlısı tövbe edendir. Bizde bunun farkında olarak, yaptığımız hatalardan dolayı insanlardan özür Allahtan da  af dilemeyi unutmamalıyız. Tabi ki tam tersi bir durum olduğunda da yani başkaları bize karşı bir kabahat işlediğinde de onların özrünü kabul etmeliyiz. Ayıpları örtücü, bağışlayıcı olmalıyız.

 

İyi arkadaş hayatın süsüdür:

Yüce Allah insanı sosyal bir varlık olarak yaratmıştır. Etrafımıza baktığımızda hep bir toplum halinde yaşamaktayız. Evde, okulda, çarşıda, pazarda, işte… birlikte yaşamanın en güzel yanıda arkadaşlıklar edinmedir. İnsan zamanının bir çoğunu arkadaşıyla, dostuyla geçirir. Bu nedenle arkadaş seçiminde özen göstermeliyiz. İyi arkadaş seni canı gibi seven, canı gibi koruyandır, mutlu anında, hüzünlü anında yanına koşandır. Unutmayalımki Hayat dostla güzeldir. Hayat paylaşılınca güzeldir.

 

Mümin yumuşak olur:

Bir başak ne kadar dolu olursa boynunu o kadar büker, ne kadar boş olursa o kadar dik olur. İşte insanda ne kadar alim fazıl olursa, güzel ahlaklı olursa, o kadar insani, o kadar mütevazi olur. Bir mümine bakıldığı zaman; görünüşünde bile bir güven olmalı, duruşu ahlakı edebi, islamı anlatmalı. Bir Yahudi din alimi olan Abdullah b. Selam  Peygamberimizi ilk kez gördüğünde bu yüzde yalan olamaz, bu yüzde hile olamaz, diyerek o anda hemen kelime-i şehadet getirerek Müslüman olur. Bizlerde onun ümmeti olarak, yumuşak huylu, doğru sözlü bir mümin olmanın gayreti içerisinde olmalıyız.

 

 

 

İyi insan azada şükreder:

Bir atasözümüz vardır: Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.  Mülk Allahın verende odur alanda. Burada insana düşen elinden gelen çabayı sarfedip takdiri Allaha bırakmaktır. İyi insan elindekiyle şükredendir. Ama bir yandan da daha iyi olmak için çaba sarfedendir. Yoksa çalışıp çabayı bırakıp yan gelip yatmak doğru değildir. Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi, malda yalan mülkte yalan gelde biraz sen oyalan….

 

Cimri ve korkakla iştişare etme:

İştişare rahmettir, berekettir, bolluktur. Danışan dağları aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış. Bizlerde danışarak iş yaparsak yaptığımız işin bereketini görürüz. Ama burada dikkat çekmek istediğimiz nokta; danıştığımız kişi çok önemlidir. Cesur, yürekli alim, gün görmüş birisine danışırsak bize bu yönde yol gösterir, bizi desdekler, bizi cesaretlendirir, bizi teşvik eder. Ama cimri korkak birisiyle iştişare ettiğimiz, bir şey danıştığımız zaman maalesef bizlere kendi hayatı algılayışı gibi bir yön çizer, korkak, ürkek, olur. Bize olumsuz etki yapar.

 

Yardım etki yardım olunasın:

İyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişin hakkıdır demişler. Bir mümin olarak insanlara, doğaya, canlılara her zaman bir yardım içerisinde olmalıyız. İnsanlarla ilişkimiz kardeşçe olmalıdır. Büyüklerimize her zaman saygı ve sevgi içerinde olmalıyız ki, bize bakan küçüklerimizde bunu örnek alarak, bizlere, büyüklerine saygı içerisinde olsunlar. En faydalı hazine gönüllerdeki sevgidir. Bu hazineyi bir kör kuyuda saklamamalıyız. Mevlam bu hazineyi bizlere verdiyse, bizlerde bunu Mevlanın yarattıklarına bolca harcamalı, göstermeliyiz.  Yaratılanı sevmeliyiz, yaratandan ötürü.

 

Cömertlik insanın süsüdür:

Allah cömerttir cömerdi sever. Cömert insanı her canlıda sever.  Sevginin sebebi cömertliktir. İnsan kendinden bir şeyler bulduğu , kendisine bir şeyler verildiği şeyleri sever. Bizlerde elimizden geldiğimce ikram etmeliyiz. Cömert olmalıyız. İnsanın ayıplarını örtücü olmalıyız, onları yüze vurmamalıyız. Mevlana hazretlerinin dediği gibi:

“Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol
Hoşgörülülükte deniz gibi ol
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.”

 

İnsanlara teşekkür etmeyen Allaha şükretmiş olmaz:

Bizden razı olan, memnun olana, teşekkür etmek, onun bize karşı rızasını cömertliğini artırır, aradaki bağı kuvvetlendirir. Küçük olsun büyük olsun fark etmez, her daim birbirimizle ilişkilerimizde şükran ifadelerimizi belirtmeliyiz. Aynı şekilde yüce Allaha karşıda bizlere vermiş olduğu sağlık, afiyet, bunca nimet için her an ama her ana şükür içerinde olmalıyız. Zaten insanlara teşekkür eden birisi Allaha karşıda bir şükür içerisindedir demektir.

 

 
Ârif anı seyreyler 
Zan etme ki gayreyler 
Mevlâ görelim neyler.Neylerse güzel eyler 

Sen Hakk’a tevekkül kıl 
Sabreyle ve râzı ol 
Tevfiz it ve rahat bul 
Mevlâ görelim neyler.Neylerse güzel eyler 

 

 

Harun BOZKURT